22 Mart 2016 Salı

Kitap Yorumu - Muz Sesleri - Ece Temelkuran




Adı: Muz Sesleri
Türü: Roman
Sayfa Sayısı: 359
Yayınevi: Everest Yayınları
Basım Yılı: 2010



Merhaba! Size geçen ay okuduğum ama bir türlü yorumlama fırsatı bulamadığım bir kitaptan Muz Sesleri'nden bahsedicem.. Beni Ece Temelkuran'la tanıştıran kitap Muz Sesleri.. Nicedir almak niyetindeydim, hem ismi hem de kitap kapağı ilgimi çekmişti ve sadece okuncaklar listemi değil aynı zamanda zihnimi de meşgul etti uzun bir süre ve şimdi düşünüyorum da iyiki okumuşum hatta geç bile kalmışım bu romana.. Kitap bittikten sonra Ece Temelkuran aşığı oldum çıktım zaten :)


Öncelikle şunu söylemem gerek; ben okuduğum kitapları gayri ihtiyarı bir hevesle yakın çevremdekilere anlatırım.. Öyle konusuna gelişi güzel değinmek değil hikayeyi anlatırım olduğu gibi, kitabı okumuş kadar olur karşımdaki yani.. Bu kitabı okurken de büyüsüne öyle bir kapıldım öyle bir etkisi altında kaldım ki yine aynı şekilde anlatmaya başladım romanı.. Bir cümle.. iki cümle.. Bir cümle daha.. Kem küm.. Yok anlatamadım.. Karşımdaki hiç birşey anlamadığı gibi ne anlattığımı kendim de anlamadım zaten.. Sonra farkettim ki bu kitap gerçekten dağınık bir kitap.. Zor bir kitap.. Ece Temelkuran bir sürü farklı hikayeyi o kadar güzel birleştirmiş ki. Yazarlığını ortaya koymuş.

 Olaylar Ortadoğu'nun Paris'i kabul edilen Beyrut'ta geçiyor, 1975'te başlayan iç savaş ve 2006 İsrail'in Lübnan'a saldırısı arasındaki dönemi okuyoruz. Aslında savaşla başlayan roman yine savaşla bitiyor, bu şekilde yazar Ortadoğu'nun kaderini anlatmış oluyor en basit haliyle.. İki ayrı hikayeyi okuyoruz biri Filipina ve Marwan'ın hikayesi değeri ise aidiyetini arayan bir Türk akademisyenin yani Deniz'in Londra'dan Beyrut'a uzanan yolculuğu.. Bir de Doktor Hamza'nın kızına yazdığı mektuplar var ki sırf o mektuplar için bile alıp okumak gerek Muz Sesleri'ni.. 

Şöyle birşey var; bu bir roman ancak sadece bir hikaye anlatayım maksadıyla yazılmış bir roman değil, sizi Ortadoğu'nun içine çekiyor.. Yaşananların acı yüzünü gösteriyor.. Bir haber izliyoruz, evet mutlaka etkileniyoruz televizyonda yada gazete sayfalarında gördüklerimizden ama aynı şeyleri bizim benimsediğimiz ve sevdiğimiz roman karakterlerinin kaderi olarak okurken empati dediğimiz şey oluşuyor o zaman.. Durup düşünüyoruz adam akıllı.. Batı'nın iki yüzlülüğünü görüyoruz..

Son olarak ben uzun süredir Beyrut aşkıyla yanıp tutuşan biriyim.. Feyruz ile kendimden geçmiş, Lübnan mutfağına merak salmış hatta abartıp Arapça öğrenmeye çalışacak kadar sevdalanmış biriyim Beyrut'a. Muz Sesleri'ni elime almadan önce kitabın Beyrut ile ilgili olduğunu bilmiyordum, okumaya başladığımda ise çok seveceğimi hissetmiştim daha en başında.. Belki benim kitaba bu kadar bağlanmama sebep, kitapta Beyrut'u bulmamdı.. Ama eminim kitabı okuduktan sonra sizde seveceksiniz hem kitabı hem bu buruk şehri..

Her satırını severek okuduğum, pek çok yerin altını çizerek notlar aldığımı bu güzel kitabı herkese tavsiye ediyorum :)



6 Mart 2016 Pazar

Her Güne Bir Film - Inside Out (Ters Yüz)



Merhaba! Bu sefer kitap yorumu için değil bir film önerisi için geçtim bilgisayarın başına :) Uykum kaçtı blogun Facebook ve Instagram hesaplarında her gün bir film önerisinde buluyorum, olur da bugün ne izlesek acaba derseniz ilginizi çekebilir.. Önerdiğim bu filmler tabi ki benim daha önce izlediğim hatta genellikle yakın zamanda izlediğim filmler oluyor, e böyle olunca ben bu filmleri ayrıntılı yorumlarsam size fikir verme açısından daha faydalı olabilirim diye düşündüm.. Vee ilk olarak bir animasyon filmi ile başlıyorum çünkü ben animasyonlara bayılırımm! 

Inside Out filmi Türkçe'ye Ters Yüz olarak çevrildi ve geçtiğimiz yıl gösterime girdi, fragmanlarını seyrettiğim ilk günden beri izlemek istedim filmi hatta keşke sinemada izleseymişim dedim daha sonra ama maalesef evde gecikmeli olarak izleme fırsatı bulabildim. Öncelikle şunu söylemeliyim siz de benim gibi animasyonları çok seven, zevkle izleyen yetişkinlerdenseniz bu filmi çok seviceksiniz, eğer böyle bir izleyici değilseniz de bu filmi çok seviceksiniz. Yani herkes bu filmi çok sevicek!



Inside Out kesinlikle sadece çocuklara hitap eden türden bir animasyon değil, aksine büyüklerin de zevkle izleyeceği bir animasyon. Film beyin kontrol merkezini yöneten ve birlikte çalışan Neşe, Üzüntü, Korku, Öfke ve Tiksinti'nin küçük bir kız olan Riley'nin hayatını güzelleştirmeye çalışmasını ele alıyor. Bilinç, bilinçaltı, bilinç ötesi gibi pek çok soyut kavram somutlaştırılarak ve eğlenceli bir şekilde anlatılmış. Özellikle sözel bölüm okuyan öğrencilerin yada psikolojiye ilgi duyanları filmi çok yararlı bulacaklarını düşünüyorum. Ayrıca filmde başımıza gelen kötü şeylerle nasıl mücadele etmeliyiz?'in yanıtı gizli.. Hayatımızı iyisiyle kötüsüyle kabullenmenin önce kendimizi ve duygularımızı olduğu gibi kabul etmekten geçtiğini öğretiyor bu film ve aile olmanın ne kadar harika bir şey olduğunu da.. Bu yüzden özellikle ailenizle beraber izlerseniz daha bir anlamlı olur diye düşünüyorum.

Ben Riley'nin anne ve babasının kavga ettiği sahnede ve Üzüntü ile Neşe'nin diyaloglarını izlerken çok güldüm, çok eğlendim. Hele filmin sonunda herkesin beyinin içindeki olayları gösterdikleri mini bölüm çok hoşuma gitti. Bu arada şunu da eklemesem olmaz, geçtiğimiz Oscar ödüllerinde animasyon dalında bu filmin aday gösterildiğini öğrendiğimde çok sevinmiştim ve bilim bakalım ne oldu? Tabiki de Inside Out ödülü kazandı! Yani filmin Oscar ödüllü olduğunu da göz önünde bulundurun derim.. :) Filmin karakterlerinden Üzüntü benim favorim oldu, Türkçe dublajda bu karakteri Gupse Özay seslendirmiş, gerçekten çok başarılı.. 



Hem çok güldüren hem de hüzünlendiren ama herşeyden önce "ne güzel düşünmüşler bu adamlar bu filmin konusunu böyle" dedirten bu filmi zevkle izleyeceğinizi düşünüyorum :) Son olarak filmin fragmanına göz atmak için buraya ve buraya tıklayabilirsiniz! Hoşçakalın!