23 Ocak 2016 Cumartesi

Kitap Yorumu - Böğürtlen Kışı - Sarah Jio


Orjinal Adı: Blackberry Winter
Türü: Romantik
Sayfa Sayısı: 360
Yayınevi: Arkadya Yayınları
Çeviri: Duygu Parsadan
Basım Yılı: 2012


Böğürtlen Kışı aşkı, umudu ve umutsuzluğu derinden anlatan muhteşem bir kitap. Bu öyküyü yüreklerinizden kolay kolay silip atamayacaksınız.






Merhaba! Gündüzsefası’ndan sonra Sarah Jio’nun kitaplarıyla devam ediyorum, Böğürtlen Kışı’nı geçte olsa bitirdim ve hemen yorumlamak istedim. Kitap müthiş akıcı ama okul döneminin sonuna geldiğimizden sınav hazırla, sınav kağıdı oku, notları e-okula gir derken biraz yavaş ilerledim sanırım, şimdi nihayet bitirdiğime göre sıcağı sıcağına yorumlayabilirim :)

Romanın adından bahsetmek istiyorum önce, Böğürtlen Kışı mevsimsiz görülen kar yağışını ifade etmek için kullanılan eski bir meteoroloji terimi, mayıs ayında yaz gelmek üzereyken kar yağdığını düşünün, işte kitap böyle bir günde başlayan hüzünlü bir hikayeyi ele alıyor..

İçeriğe gelirsek.. Böğürtlen Kışı beni gerçekten derinden etkileyen bir roman oldu. Bir annenin çocuğuna olan özlemi, çaresizliği, hayal kırıklıkları ile dolu ve gizemiyle beni meraklandıran, şaşırtan bir kitaptı. Gündüzsefası’ndaki gibi birbirine paralel iki olay işlenmiş romanda, yine aynı şekilde geçmiş ve gelecek iç içe, geçmişin sırlarını gizleyen perdeler yavaş yavaş kalkarken sonlara doğru heyecanlanıyor okuyucu, sanırım bu Sarah Jio’nun tarzı. Ama şöyle bir şey var ki, benzerliklerin fazlalığına rağmen Böğürtlen Kışı bambaşka bir roman, bir kadın için dünyadaki en büyük acı çocuğunu kaybetmek olsa gerek, roman da bu konu üzerine kurulduğu için derinden etkiliyor, karakterlere çabucak ısınıyorsunuz, acıyı, öfkeyi, hüznü onlarla beraber hissediyorsunuz, kitabın sonunda ise yüzünüzde bir tebessüm kalıyor.

Ben bu kadar etkilenmişken, Sarah Jio’nun diğer romanlarına da şans veririm diye düşünüyorum ama öncelikle başka yazarlardan başka kitaplar okumalıyım. Eğer sizde Sarah Jio ile tanışmak istiyorsanız ama hangi romanını okusam ki acaba diye düşünüyorsanız bence kesinlikle Böğürtlen Kışı ile başlayın :)

Bu arada Agapi’yi okuyanlar yorum bırakırsanız çok sevinirim ve kitap önerisi olanlar lütfen paylaşsın. Tüm kitap kurtlarına keyifli okumalar :)

9 Ocak 2016 Cumartesi

Kitap Yorumu - Gündüzsefası - Sarah Jio


Orjinal Adı: Morning Glory
Türü: Romantik
Sayfa Sayısı: 360
Yayınevi: Arkadya Yayınları
Çeviri: Duygu Parsadan
Basım Yılı: 2014

Acı ne kadar derinde olsa da zamanla tüm çiçekler güneşe döner yüzünü…




Merhabalar! Bütün yaz boyunca her yerde fotoğraflarını gördüğüm Sarah Jio kitaplarını sonunda okuma fırsatı buldum ve hemen paylaşmak istedim.. Kitaplar dediysem çok fazla değil sadece iki tanesini okudum... İlki Gündüzsefası'ydı ve şu aralar da Böğürtlen Kışı'nı okuyorum :)

Aslında Gündüzsefası'nın elime geçmesi çok tuhaf bi' şekilde oldu, yaz boyunca pek çok kişiden duymuştum, bloglarda ve instagramda fazlaca gözüme çarpmıştı Sarah Jio'nun kitapları, bende okunacaklar listeme eklemiştim bazılarını, özellikle de Böğürtlen Kışı'nı gerçekten çok merak ediyordum ancak önce elimdeki kitapları bitirmeliydim, derken birgün diş muayenem için sıra beklerken doktorumun asistanı kitapları sevdiğimi bildiğinden olsa gerek yanıma gelip bana iki tane Sarah Jio romanı verdi (Gündüzsefası ve Agapi), bana da gülümseyerek teşekkür etmek kaldı :)

Kitaba gelecek olursam, sayfa sayısı fazla olmasına rağmen su gibi akan bir roman Gündüzsefası, birbirine paralel iki faklı hikaye işlenmiş. Farklı zamanlara ait ama birbirine benzeyen iki kadının hayatına ortak oluyoruz. Bir gizem de var çözülmesi gereken, bu da okuyucuda merak uyandırıyor, okurken bir sürü tahmin yürütüyor oluyorsunuz ama kitabın sonunda çok şaşırtıyor Jio bizi.

Kitabı sevmemi sağlayan şeylerden biri geçmiş ve günümüzü güzel bir şekilde bağlaması. Ayrıca Seattle'ı o kadar güzel anlatmış ki o yüzen evler, salaş yaşam tarzı, dingin suyun huzuru, sanat hepsini  yaşıyorsunuz kitabı okurken. Ama açık konuşmam gerekirse kitapta hoşuma gitmeyen şeyler de vardı.. Tesadüflerin fazlalığı, aynı şeylerden tekrar tekrar bahsedilmesi beni sıkan şeylerdi. Roman sanki kendini tekrar ediyormuş gibiydi ve karakterler de çok klişeydi fikrimce...

Yazardan da biraz bahsetmek istiyorum çünkü Sarah Jio benim yabancı olduğum bir yazardı ve bu kitap sayesinde ilk kez tanışma fırsatı buldum kendisiyle, şimdi de başka bir kitabını, Böğürtlen Kışı'nı okuduğum için yazar hakkında da bir görüşe sahibim az çok.. Anladığım kadarıyla Sarah Jio çocukları, yaşadığı kenti yani Seattle'ı ve çiçekleri ölesiye seviyor çünkü iki kitabında da karakterler, hatta olaylar, konunun işlenişi, mekanın Seattle oluşu vs. pek çok ortak nokta var.. Her kitabına ayrı bir çiçek ismi vermesi ve kapak tasarımlarının benzerliklerinden bahsetmiyorum bile.. E böyle olunca da sanki aynı şeyi okuyormuş gibi oluyorsunuz her kitapta, sizi şaşırtan hiç birşey olmuyor... Kısacası yazar kendini tekrar ediyor (pek çok çağdaş yazar gibi, yada bestseller yazarlar gibi mi demeliyim?). Yine de kendi türünde güzel yazıyor evet, etkileyici de ama ben en fazla 2-3 kitabını okuyabilirim, bir yerden sonra sıkılırım diye tahmin ediyorum..

Benim düşüncelerim böyleydi umarım okumak isteyenler için bir fikir verebilmişimdir, görüşlerinizi paylaşırsanız mutlu olurum :)