17 Haziran 2016 Cuma

Kitap Yorumu - Mücella - Nazan Bekiroğlu



Adı: Mücella
Türü: Roman
Sayfa Sayısı: 340
Yayınevi: Timaş Yayınları
Basım Yılı: 2015


Merhaba! Size epey zaman önce okuduğum ama yorumlama fırsatı bulamadığım bir kitaptan bahsetmek istiyorum, Mücella'dan.. Öncelikle şunu söylemeliyim ki uzun zamandır daha önce okumadığım farklı yazarların kitaplarını okumak istiyordum, bu yazarlardan biri de Nazan Bekiroğlu'ydu, her yerde Nazan Bekiroğlu'nun Nar Ağacı kitabını görüyordum ve sabırsızlanıyordum bu yeni yazarla tanışmak için.. Kitap fuarına gittiğim bir günde Mücella kitabını gördüm ve ne zamandır aklımda olan şeyi gerçekleştirmek düşüncesiyle hemen satın aldım. Ama maalesef benim için bu kitap tam bir hayal kırıklığı oldu..


Kitabı okumaya başladığım gün instagram hesabımdan daha önce Mücella'yı okumuş olanların yorumlarını almak için hemen kitabın görselini paylaşmıştım ve beraberinde çok kötü yorumlar okudum fakat yine de ön yargılı olmak istemedim ve kitaba şans vererek okumaya başladım, sonuçta herkesin edebi zevki farklıydı ama kitabın ortalarına doğru okuduğum tüm kötü yorumlara hak vermeye başladım..

Daha önce çok az kitabı bu kadar uzun süre de okumuştum, Mücella'yı okumam çok uzun sürdü. Uzun sürede bitirmemin nedeni kitabın dilinin zor yada konusunun ağır olması değil, bunun nedeni konunun hiç bir yere gitmiyor olması ve romanın sıkıcılığı.. Romanı okurken ne karakterleri ne de hikayeyi benimseyebiliyorsunuz, çok uzak kalıyorsunuz kitaba, içine giremiyorsunuz bir türlü. Bir sürü karakter kitabın içinde size dokunamadan gelip geçiyor..

Kitap 1920'den 1970'e kadar ki Türkiye'yi anlatıyor ama tarih bilginize katkı sağlayacak şekilde değil.. Romanın adı Mücella içinde de Mücella adında bir karakter var ama romanın Mücella ile alakası yok.. Çünkü bu karakter sadece hayatı izleyen biri, herşey onun etrafında olurken o sadece olanları gözlemliyor, kendine ait fikirleri bile olmayan, düşünmeyen, sorgulamadan yaşan biri ayrıca kitabın içinde geçen olaylar da günlük hayatta duyduğumuz hikayelerden farklı değil.. Bilmediğimiz, ilgimizi çekecek birşey okumuyoruz.. Kitabın içinde geçen herşey son derece sıradan.. Öyle ki kitapta anlatılanlara benzer olayları ananemden ve annemden duyduğumu hatırlıyorum.

Belki kadının toplumda erkek karşısında yaşadığı haksızlıklara değiniyormuş gibi gelebilir size ilk başta ama zaten her gün duyduğumuz hikayeler bile daha trajikken, bir romanın içinde hele de mesaj vermek amacı varsa daha çarpıcı birşeyler bekliyor insan.. Birde ben bir kitabı değerlendirirken bana kazandırdıklarına bakıyorum ve maalesef bu kitap bana bilgi açısından hiçbir şey kazandırmadığı gibi edebi olarakta beni hiç tatmin etmedi.. Bugün bu yorumu yazarken bile kitabı okuduğum süreci düşündüm ve içim sıkıldı, kitabı bitirmek için kendimi ne kadar zorladığımı hatırladım.. Bana öyle geldi ki bu kitabı okumak yazmaktan daha zor..  Okumak isteyenler olursa benim naçizane fikrim zamanınızı daha iyi değerlendireceğiniz başka kitaplara göz atabilirsiniz..

Not: Bu kitap ile ilgili olumsuz fikirlerime rağmen Nar Ağacı'nı okumak istiyorum :)
KaydetKaydet

1 yorum:

  1. Ben size LA: SONSUZLUK HECESİ adlı kitabı tavsiye ederim. O kitapla aşık olmuştum Nazan Bekiroğlu'na...

    YanıtlaSil