Adı: Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk
Türü: Roman
Sayfa Sayısı: 456
Yayınevi: Kapı Yayınları
Basım Yılı: 2004
Bu, yüzyılların birbiri sıra aktığı
İskender Pala'nın bir kitaba dünyalar kattığıdır.
Bu kitabı nasıl anlatmalı... Ne söylemeli bu kitap hakkında.. Hani bazı kitaplar vardır, okuyanı içine çeker ve okuyanıyla kitap arasında bir bağ kurulur.. İşte bu bazı kitaplarla okuyanı öyle şeyler paylaşırlar ki bunlar sanki bir sırra dönüşür.. Artık ne okuyanı, ne de kitap anlatabilir paylaştıkları bu sırları.. İşte bu kitap böyle bir bazı kitaplardan..
Bu kitap, küçücük fıçıcık içi dolu turşucuk dediklerinden..
Fuzuli'nin Leyla ile Mecnun'u yazdığı kağıttan dinliyoruz olanları, evet bu bir kağıdın başından geçenler ama sıradan bir kağıt parçası değil haa Fuzuli diyorum Leyla ile Mecnun'u yazmış onun üzerine.. Bu bir kağıtların en şanslısı.. Dicle'nin kıyısında küçücük bir çilekken aşk denince akla gelen ilk hikayeyi anlatmaya aracı olmuş... Ne güzel bir hikayeyi bir kağıttan dinlemek şimdi..
Önce şunu söylemem gerek bu benim İskender Pala'yı ikinci okuyuşum ve bininci hayran oluşum ona.. Ben tarihi çok seven biriyim, okulda en sevdiğim, en zevkle dinlediğim ve çalıştığım ders olmuştur hep tarih.. En çokta Osmanlı tarihi.. Ama şu bir gerçek ki Kanuni'den sonrası Tanzimat'a kadar bir boşluk olmuştur hep benim için.. Daha doğrusu öyle olmuştu diyelim, bu kitabı okuyana kadar.. Sanki o aradaki yıllar hiç yaşanmamışta Osmanlı kurulmuş, yükselmiş, sonra da en dibe batmış, bize hep böyle anlatılırdı tarih.. Oysaki o arada geçen kayıp bölüm o kadar değerli ki.. Orayı anlamadan Osmanlı tarihini bütünüyle anlamak ve yorumlamak mümkün değil.. Bu kitabı okuduktan sonra bendeki o kayıp bölüm tamamlandı diyebilirim :) Hem de öyle bir tamamlandı ki sanki o yılları bizzat ben yaşamış oldum, (Od'u okurken de böyle olmuştu, sanki Yunus Emre benim en yakın arkadaşımdı, bir haftayı beraber geçirdik, sohbet ettik, güldük, ağladık birlikte..) işte bu her yazarın başaramadığı birşey, okuru kitabın içine çekmek dedikleri.. İskender Pala'yı usta yapan bu, bilgi birikimine ve bunu okuyucuya aktarış şekline hayran kalmamak elde değil.
İkinci olarak Osmanlı tarihi, dönemin toplum yapısı, Avrupa'nın durumu, Doğu ve Batı'nın sanata bakışı tüm bunlar hakkında pek çok şey öğreniyor insan bu kitapla, ama bunun yanında Divan edebiyatının tüm güzellikleriyle de tanışıyor, Divan edebiyatının önemli şairleri ile ilgili de fikirler oluşuyor kafanızda. Her bakımdan size çok şey katan, dolu dolu bir kitap Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk..
İskender Pala bölümlerin başında o bölümün içeriği hakkında bize ipucu veren birkaç satır yazıyor muhakkak Od'da da böyleydi ama bu kitapta bir başka.. İnsanı okurken mest ediyor buradaki dizeler... Divan edebiyatının birbirinden güzel şiirlerinden örnekler ve altında açıklamaları var.. Sırf bu dizeleri görmek için bile hızlı hızlı okumak istiyorsunuz, yeni bölüme geçmek.. Ayrıca bölüm başlarındaki bu ipuçları merak duygusu uyandırıyor, okudukça okumak çekiyor insanın canı..
Önce şunu söylemem gerek bu benim İskender Pala'yı ikinci okuyuşum ve bininci hayran oluşum ona.. Ben tarihi çok seven biriyim, okulda en sevdiğim, en zevkle dinlediğim ve çalıştığım ders olmuştur hep tarih.. En çokta Osmanlı tarihi.. Ama şu bir gerçek ki Kanuni'den sonrası Tanzimat'a kadar bir boşluk olmuştur hep benim için.. Daha doğrusu öyle olmuştu diyelim, bu kitabı okuyana kadar.. Sanki o aradaki yıllar hiç yaşanmamışta Osmanlı kurulmuş, yükselmiş, sonra da en dibe batmış, bize hep böyle anlatılırdı tarih.. Oysaki o arada geçen kayıp bölüm o kadar değerli ki.. Orayı anlamadan Osmanlı tarihini bütünüyle anlamak ve yorumlamak mümkün değil.. Bu kitabı okuduktan sonra bendeki o kayıp bölüm tamamlandı diyebilirim :) Hem de öyle bir tamamlandı ki sanki o yılları bizzat ben yaşamış oldum, (Od'u okurken de böyle olmuştu, sanki Yunus Emre benim en yakın arkadaşımdı, bir haftayı beraber geçirdik, sohbet ettik, güldük, ağladık birlikte..) işte bu her yazarın başaramadığı birşey, okuru kitabın içine çekmek dedikleri.. İskender Pala'yı usta yapan bu, bilgi birikimine ve bunu okuyucuya aktarış şekline hayran kalmamak elde değil.
İkinci olarak Osmanlı tarihi, dönemin toplum yapısı, Avrupa'nın durumu, Doğu ve Batı'nın sanata bakışı tüm bunlar hakkında pek çok şey öğreniyor insan bu kitapla, ama bunun yanında Divan edebiyatının tüm güzellikleriyle de tanışıyor, Divan edebiyatının önemli şairleri ile ilgili de fikirler oluşuyor kafanızda. Her bakımdan size çok şey katan, dolu dolu bir kitap Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk..
İskender Pala bölümlerin başında o bölümün içeriği hakkında bize ipucu veren birkaç satır yazıyor muhakkak Od'da da böyleydi ama bu kitapta bir başka.. İnsanı okurken mest ediyor buradaki dizeler... Divan edebiyatının birbirinden güzel şiirlerinden örnekler ve altında açıklamaları var.. Sırf bu dizeleri görmek için bile hızlı hızlı okumak istiyorsunuz, yeni bölüme geçmek.. Ayrıca bölüm başlarındaki bu ipuçları merak duygusu uyandırıyor, okudukça okumak çekiyor insanın canı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder